Kayıtlar

✍️ Gençler Neden Yurtdışına Gitmek İstiyor? 2025’te Beyin Göçü Gerçeği

 Son yıllarda Türkiye’de üniversite okuyan ya da mezun olan gençlerin önemli bir bölümü, gelecek planlarını yurt dışında kuruyor. Kimi eğitim için, kimi daha iyi bir yaşam umuduyla... Bu yazıda “Gençler neden gitmek istiyor?” sorusuna verilerle ve gözlemlerle cevap arayacağız. 📊 1. Rakamlarla Genç Göçü Gerçeği TÜİK ve çeşitli üniversitelerin yaptığı araştırmalara göre: • 2021–2024 yılları arasında yurtdışına yerleşen genç nüfus %48 arttı. • En çok tercih edilen ülkeler: Almanya, Hollanda, Kanada, İngiltere ve ABD • Göç eden gençlerin çoğu: 22–29 yaş aralığında, üniversite mezunu Bu veriler, artık gençlerin yalnızca “geçici eğitim” değil, kalıcı bir yaşam için yurtdışına yöneldiğini gösteriyor. 🧠 2. Gençler Neden Gitmek İstiyor? 🏛️ Eğitim Kalitesi • Yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen gençler, Türkiye'deki sınırlı burs ve araştırma desteğinden şikayetçi. • Avrupa’da ücretsiz ya da çok düşük maliyetli eğitim fırsatları daha cazip. 💼 İşsizlik ve Gelecek Kaygısı • Üniversite me...

📌İnsani Değerlerle Dünyayı Ayağa Kaldırmak

Resim
  🚢Global Sumud Filotilla, Bu gün dünyanın dört bir yanında, adaletsizlikle, savaşla, yoksullukla ve yabancılaşmayla boğuşan milyonlarca insan var. Bu tablo karamsar görünebilir. Ancak insanlık tarihine baktığımızda, en karanlık anlarda bile umutla, dirençle ve inançla ayağa kalkmayı başaran insanlar hep vardı. Bu insanları ayakta tutan şey, yalnızca maddi güç değil; tam aksine, içsel bir direnç, bir inanç ve bir bağlılıktı. İşte tam bu noktada, bu günlerde sıkça duyduğumuz Sumud kavramı devreye giriyor. Nedir Sumud? Sumud, Arapça’da “direnme”, “sebat etme”, “toprağa ve kimliğe kök salma” anlamına gelen güçlü bir kavramdır. En çok Filistin direnişi bağlamında anılsa da, Sumud evrensel bir direniş felsefesine dönüşmüştür. Modern dünyada bireylerin, toplulukların ve hatta ulusların karşılaştığı her türlü baskı, yok sayılma ve adaletsizlik karşısında gösterdiği insanî bir duruştur. Ancak Sumud, sadece direnişle sınırlı bir kavram değildir. Aynı zamanda bir yaşam felsefesidir. Sabırl...

Yeni Eğitim Yılına Giriş Notları

Yazan: RABİYA KATAR  Tarih: 13 Eylül 2025 Yeni eğitim-öğretim yılı başlarken, geçmişte kullanılan "talim" ve "terbiye" kavramları üzerinden eğitim sistemine bakış. Terbiyenin önemi ve unutulan değerler üzerine düşündürücü bir yazı. 📝 Bilgi Veriyoruz, Peki İnsan Yetiştiriyor muyuz? Yeni eğitim-öğretim yılının ilk haftasını geride bıraktığımız şu günlerde; Sonbaharın serinliğiyle birlikte okul bahçeleri yeniden çocuk sesleriyle dolarken, biz büyükler de her yıl olduğu gibi "yeni eğitim-öğretim yılına" dair umutlarımızı, beklentilerimizi ve kaygılarımızı yeniden düşünmeye başlıyoruz. Ancak bu dönem başlangıçları, geçmişle bugünü kıyaslama fırsatını da beraberinde getiriyor. Bugünün eğitim sistemini konuşurken, bir zamanların çok daha derin anlamlar taşıyan iki kelimesi geliyor aklıma: Talim ve Terbiye. Maalesef kavramlarımızla yaşamlarının da değişti. Talim ve terbiye kavramlarını atıp eğitim ve öğretim ile boşluğu doldurmaya çalıştık. Oysa eğitim, kasıtlı v...

📍 Filistin’deki Sessiz Çığlık: Bir Halkın Göz Göre Göre Yok Edilişi

  Yazan: RABİYA KATAR  Tarih: 27 Ağustos 2025 Bu Yazıyı Neden Yazıyorum? Bu yazı, rakamlarla değil insanlarla ilgilidir. Harita üzerindeki sınırlarla değil, hayatta kalmaya çalışan bir halkın hikâyesiyle ilgilidir. Her şeyden önce bir vicdan çağrısıdır. Çünkü Filistin’de yaşananlar artık sadece “bir Orta Doğu meselesi” değil; dünyanın gözleri önünde süren bir soykırıma dönüşmüştür. Ben susamıyorum. Ve istiyorum ki sen de susma. Nakba’dan Bugüne: Süregelen Bir Adaletsizlik Filistin halkı 1948’de “Nakba” (Büyük Felaket) adı verilen kitlesel yerinden edilmeyle evlerinden, topraklarından koparıldı. O günden bugüne bu topraklarda barış değil, işgal konuşuluyor. İsrail’in "yerleşim"!!? politikaları, zorla tahliyeler ve şiddet sarmalı her yıl daha da büyüyor. Evinden çıkarılan çocuklar… Zorla yıkılan bir baba ocağı… Kendi köyünde, sokakta, mezarlıkta bile “yabancı” muamelesi gören bir halk… Gazze: Duvarların Ardındaki Umutsuzluk Gazze, dünya üzerinde "açık hava h...

BOYKOTU BIRAK

 Yazının başlığı şaşırttı belki ama şaşırmayalım. Evet ciddi ciddi boykotu bırakmaktan bahsediyorum.   Neden mi? Çünkü boykot, bir topluluk veya bir ülkeyle belli bir amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesmek, demek. Peki amaç, sadece bugün Filistin'e atılan bombalara destek olmaktan sakınmak mı? Oysa bizim amacımız, barbar ve vahşi İsrail ile ona yoldaşlık edenlerin büyümesine engel olmak olmalıydı. Bunu yapmadığımız için, arada belki bir kaç yılda bir boykot diye bir gündemimiz oluşuyor ve sonra basının gündeminden Filistin katliamı düşünce bizim boykotlar da rafa kalkıyor.  Velhasıl demem şu ki; boykotu doğru anlamak lazım. İsrail katliamına çanak tutan, onaylayan veya duyarsız kalan ürünler, kurum/kuruluşlar, şahıslar elbette boykot edilmeli. Peki ya zaten İsrail'e ait veya ABD, İngiltere, Fransa gibi çeşitli ülkelerde kurulan açıktan  onları fonlayan destekçisi olan firmaların ürün veya hizmetleri! n'olacak? İşte bu noktada öyle bir şey olmalı ki boykota...

BİR ŞEY

Resim
  BİR ŞEYLER SÖYLEMELİ Bir şey söylemek istiyorum. Hayatta çok önemsenen bir şey var. Gerçekten de önemli. Nasıl anlatılır ki böyle şeyler...   Kaç kişi farkında bilmem ama günlük hayatta kullandığımız cümlelerin yarısında "şey" var, yazımın girişinde kurduğum birkaç cümlede bile. Ne kadar ilginç, aslında anlamsız olmasına rağmen çok fazla yer tutmuş dilimizde. Can simidi gibi adeta; konuşurken kavram düşünmemek için hemen "şey" deyip geçiyoruz. İyi ki "şey" var, ne yapardık yoksa? Aslında bu kelimenin felsefik bir boyutu var elbette ama günlük hayatta öyle alelade çok kullanımından rahatsızlık duyuyorum. Bakın doğru ve yerli yerinde kullanımından bahsetmiyorum olur olmaz her an söylenip yazılması üzücü olan. Günlük hayatta yaptığımız konuşmaların çoğunluğunda olması yetmiyor gibi şimdi ders kitaplarında da sık sık rastlar olduk, hatta konu başlıklarında bile. Akademik nitelik taşıyan bu kitaplar yazılırken nasıl oluyor da dilimizin  kısırlaştırıldığı fa...

İYİ BAK KENDİNE

Resim
   İnsan dünya için var edilmedi ama dünya üzerinde  var ve güzel bir yaşam sürmek istiyor;sağlıklı, mutlu, huzurlu, güvenli… Fakat hayat insana her an beklediklerini sunmuyor. Zaten hiçbir inançta bize böyle bir vaadde bulunan bir yaratıcı, elçi yada lidere de rastlamadım. Peki dünya sunmuyor diye sen huzur ve mutluluktan mahrum mu kalacaksın? Elbette “hayır” madem öyle kendin sağlamalısın bunu. Nasıl mı kendine özel olduğunu hatırlatmakla işe başla. Sen bu dünyada teksin, biricik, başka yok. Madem öyle o halde nadide bir mücevher kadar özen göster kendine ki başkaları da öyle değer versin. Çünkü sen kendine ne değer verirsen çevrende onu bulursun. İçine atıp durdukların ya çöp yığını haline gelip seni rahatsız edecek yada o atıkların geri dönüşüm olacak kazanacaksın. İyi bak kendine, biriktirdiklerinin seni güçlendirmesi elinde. ”Çöp mü, dönüşüm mü?” Seçim senin…