📍 Filistin’deki Sessiz Çığlık: Bir Halkın Göz Göre Göre Yok Edilişi

 

Yazan: RABİYA KATAR 
Tarih: 27 Ağustos 2025

Bu Yazıyı Neden Yazıyorum?

Bu yazı, rakamlarla değil insanlarla ilgilidir. Harita üzerindeki sınırlarla değil, hayatta kalmaya çalışan bir halkın hikâyesiyle ilgilidir. Her şeyden önce bir vicdan çağrısıdır. Çünkü Filistin’de yaşananlar artık sadece “bir Orta Doğu meselesi” değil; dünyanın gözleri önünde süren bir soykırıma dönüşmüştür.

Ben susamıyorum. Ve istiyorum ki sen de susma.


Nakba’dan Bugüne: Süregelen Bir Adaletsizlik

Filistin halkı 1948’de “Nakba” (Büyük Felaket) adı verilen kitlesel yerinden edilmeyle evlerinden, topraklarından koparıldı. O günden bugüne bu topraklarda barış değil, işgal konuşuluyor. İsrail’in "yerleşim"!!? politikaları, zorla tahliyeler ve şiddet sarmalı her yıl daha da büyüyor.

Evinden çıkarılan çocuklar…
Zorla yıkılan bir baba ocağı…
Kendi köyünde, sokakta, mezarlıkta bile “yabancı” muamelesi gören bir halk…


Gazze: Duvarların Ardındaki Umutsuzluk

Gazze, dünya üzerinde "açık hava hapishanesi" olarak anılıyor. Hayır bu çok yanlış hapishane suçlular içindir oysa onlar masum ama mahpus maalesef. İsrail'in uyguladığı abluka yüzünden gıda, ilaç, temiz su gibi en temel ihtiyaçlara bile erişim kısıtlı. Elektrik saatlerle sınırlı, deniz erişimi yasak, sınırlar kapalı.

Hastaneler bombalanıyor.
Okullar hedef alınıyor.
Siviller, özellikle çocuklar ve kadınlar, sistematik şekilde öldürülüyor.

Bu bir güvenlik meselesi değil.
Bu bir savaş değil.
Bu bir soykırımdır.


Medya ve Sessizlik: Algının Savaşı

Küresel medya, çoğu zaman yaşananları “çatışma” olarak sunuyor. Ancak burada eşit iki taraf yok. Bir yanda zalim ordu, diğer yanda kuşatma altındaki bir halk.

Peki neden dünya sessiz?
Çünkü güçlünün yanında durmak, çoğu zaman kolay olanı tercih etmektir.
Çünkü Filistinliler, “insan” olarak değil, bir “sorun” olarak görülüyor.

Bu çarpık algıyla savaşmak da bizim görevimiz. Vicdanı olan her insanın görevi.


Umut ve Direniş: Filistin Hâlâ Ayakta

Her şeye rağmen Filistin halkı teslim olmuyor.
Gazze’de çocuklar yıkıntıların arasında gülümsemeyi sürdürüyor.
Kudüs’te anneler, çocuklarına hikâyelerle direnişi öğretiyor.
Batı Şeria’da gençler duvarlara özgürlük çiziyor.

Bu direniş, sadece silahla değil; kalemle, sanatla, dualarla, inatla sürdürülen bir varoluş mücadelesidir.


Peki Biz Ne Yapabiliriz?

İşte burada iş bize düşüyor. Çünkü sessizlik, zulmün en büyük destekçisidir.

🟢 Bilinçlen: Tarafsız ve güvenilir kaynaklardan Filistin hakkında oku, öğren.
🟢 Paylaş: Sessiz kalma. Sosyal medyada, çevrende bu zulmü dile getir.
🟢 Destekle: Yardım kuruluşlarına bağış yap, boykot hareketlerine katıl.
🟢 Vicdanını diri tut: Bir halk yok edilirken başka şeylerle meşgul olma.


Son Söz: Çocuklarımız Bize Ne Soracak?

Bir gün çocuklarımız bize soracak:

“Filistin’de olanları biliyor muydunuz?”

Ve biz cevabımızla ya utanç duyacağız…
Ya da vicdanımızla dimdik ayakta duracağız.

Ben biliyorum.
Görüyorum.
Susmuyorum.

📣 Sen de Susma!

Blogumu okuduğun için teşekkür ederim. Eğer bu yazı kalbine dokunduysa, lütfen paylaş. Çünkü Filistin için atacağımız en küçük adım bile, oradaki bir çocuğun umudu olabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Eğitim Yılına Giriş Notları

📌İnsani Değerlerle Dünyayı Ayağa Kaldırmak